Sunday, 16 June 2019
3.
İstanbul’ a varış…
Hemen hemen iki saat süren hava alanı koşuşturması ardından İstanbul
şehrinin kalabalığı içerisinde buldum kendimi.
Eve varış yolunda, Annem, Babam ve kardeşim gülümseyerek İstanbul’ un
ne kadar güzel bir şehir olduğunu ve zamanında bir sürü savaşlara sebep
verdiğini ve Bin dört yüz elli üç yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul'u
Osmanlı topraklarına kattığını ve bunun gibi bir sürü şeyleri konuştular…
Taksi şoförü de onların coşkusuna kapıldı ve yıllardır direksiyon çevirdiği
şehir gözünde büyüdü.
İstanbul'u sevmiyorum hatta nefret ediyordum. Kalabalık olan her yerden
nefret ediyordum. Eylül ayı olmasına rağmen havanın sıcaklığı biraz bu
şehre ısınmama sebep verecekken duyduğum korna sesleri yine nefretimi
tetikledi. Ankara’ya dönmek istiyordum ama bunun hayali bile şu anda
benim için imkansızdı.
Babam, kendi mesleği olan doktorluğun benim içinde uygun olduğuna ben
daha liseye başlamadan karar vermişti ve bu kararla her şey kendiliğinden
kontrolden çıkmıştı. Büyük çabalarımla ‘Psikoloji’ bölümünde karar
kılmıştık. Bu seçim, durumu biraz daha çekilir hale getiriyordu elbette. Beş
yıllık bir serüven sonunda okul hayatım bitecekti. İlk yıl tamamı ile
İngilizce eğitim aldıktan sonra, derslerimiz başlayacaktı. Bu düşünceler
içinde yolumuz bitti ve taksi durdu.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)

No comments:
Post a Comment